Bülent Arınç, Türkiye siyaseti içinde unutulmuş bir figür olarak, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanı Mehmet Uçum'a yönelik çirkin ifadelerle dikkat çekmeye çalıştı. Arınç, geçmişteki ilişkileri üzerinden Uçum'a hakaretler yağdırarak, kendi siyasi kimliğini hatırlatmaya çalıştı. Ancak bu çabası, yalnızca kendisinin unutulmuşluğunu daha da pekiştirdi.
Paneldeki sözleri, Türkiye siyasetinin gidişatını ve Arınç'ın bu süreçteki yerini sorgulattı. Arınç, geçmişteki Marksist ilişkileri üzerinden Uçum'u hedef alarak, siyasi arenada kendine yer açmaya çalıştı. Ancak bu çirkin üslup, yalnızca kendisini daha da köşeye sıkıştırdı.
Bülent Arınç, paneldeki konuşmasında Mehmet Uçum'a yönelik olarak “Adam geçmişte Marksist; komünist partisi ile ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Bu sözler, Arınç'ın Uçum'a yönelik hakaretlerinin başlangıcını oluşturdu. Arınç, Uçum'u “faşistten daha fazla faşist” olarak nitelendirerek, siyasi arenada kendine bir yer açmaya çalıştı.
Arınç'ın kullandığı ifadeler, yalnızca Uçum'a değil, aynı zamanda Cumhur İttifakı ortağı MHP'ye ve lideri Devlet Bahçeli'ye de yönelikti. Bu durum, Arınç'ın siyasi duruşunun ne kadar çelişkili olduğunu gözler önüne serdi. Arınç, geçmişteki ilişkileri üzerinden bir muhalefet yaratmaya çalıştı.
Arınç, gelen tepkiler üzerine geri adım atma ihtiyacı hissetti. X hesabından yaptığı açıklamada, “Konuşmamda ‘U’ harfinden bile bahsetmediğime göre bunun ‘Uçum’ olarak anlaşılmasını eksik ve yanlış bulurum” dedi. Bu açıklama, Arınç'ın çelişkili durumu hakkında daha fazla soru işareti oluşturdu.
Arınç, kendisini savunmaya çalışırken, aslında daha da derin bir çelişkiye düştü. “Ben, bir çözülmeden, savrulmadan bahsediyorum” diyerek, kendi sözlerinin arkasında duramadığını gösterdi. Bu durum, Arınç'ın siyasi kariyerinin ne kadar sarsıldığını ortaya koydu.
Bülent Arınç'ın, geçmişteki ilişkileri üzerinden Mehmet Uçum'a saldırması, aslında kendi içsel çatışmalarının bir yansıması. Arınç, “Neden onların isimleri aklınıza gelmiyor da sadece Mehmet Uçum’u aklınıza getiriyorsunuz” diyerek, kendi takıntısını ortaya koydu. Bu durum, Arınç'ın unutulmuşluğunun ve öfkesinin bir göstergesi.
Arınç, geçmişteki siyasi duruşunu sorgularken, aslında kendi kimliğini de sorgulamak zorunda kaldı. Bu durum, Türkiye siyasetindeki yerinin ne kadar belirsiz olduğunu gösterdi. Arınç, unutulmuş bir figür olarak, hatırlatmalarının nafile olduğunu anlamalıdır.
Bülent Arınç, Türkiye siyasetinde artık bir HİÇ mesabesinde. Unutulmuşluğu, çirkin ifadelerle hatırlatmaya çalışması, yalnızca kendi siyasi kariyerini zedeledi. Arınç, geçmişteki ilişkileri üzerinden bir muhalefet yaratmaya çalışsa da, bu çabası sonuçsuz kalmıştır.
Sonuç olarak, Bülent Arınç'ın siyasi durumu, Türkiye siyasetinin dinamikleri içinde kaybolmuş bir figür olarak kalmıştır. Unutulmuş bir geçmişle, hatırlatmalarının nafile olduğunu kabul etmesi gerekmektedir. Biz seni çoktan unuttuk Bülent bey, boşuna “şey” yapma!